Kitaplar Öyküler Etkinlikler

Kitap , okuma, , çocuk kitapları , romanlar , anılar, edebiyat sohbetleri , sanatçılarla söyleşiler , fotoğraf , edebiyat , çocuk eğitimi üzerine üzerine dokunmak istediğimiz herşey

5 Kasım 2009 Perşembe

Burhan Günel'den ATEŞ ve KUĞU



Acılar vardır yaşanır ve zaman rüzgârına karışır gider, yok olur. Ama öyle acılar vardır ki trajedilerden arta kalan, bunları unutmak ne mümkün. Acılar zamanın akışı ile katlanarak büyür, yürek sızısı olarak her nefes alışta, yaşamla ilgili her edimde, belleğin kıvrımları arasında canlanarak o günü yeniden yaşatır, o trajediyi…


Burhan Günel de Sivas katliamının tanıklarından, değerli üretken edebiyatçımız. 2005 yılında gerçekleştirilen anma gününde konuşmacı olarak gelmişti İstanbul’a. Toplantı öncesi 2005 yılı Yunus Nadi edebiyat ödülünü kazanan eseri "Ateş ve Kuğu" (1) ile ilgili söyleşi yapmayı arzuluyordum ama gözlerine bakmak yeterdi, çektiği ıstırabı okumak için. Tıpkı romanında yarattığı başat karakter gibi, Sivas Yakımının tüm acısını aradan geçen on iki yıllık süreye karşın yüreğinde ve belleğinde tekrar tekrar yaşayan duyarlı aydınımız gözyaşlarını içine akıtıyordu bir de eserlerine.

Burhan Günel’in, "Ateşi Seçtim" (1993) başlıklı öykü kitabı ve "Ateş Uykusu" (1996) adındaki romanı ile başlayıp ateş-yakma-yakılma izleğinde yoğunlaşarak sürdürdüğü yazınsal yolculuğunun yeni ürünü olan Ateş ve Kuğu, 1993 yılında yaşadığımız Sivas Yıkımı gerçekliği üzerine kurgulanmış olmasına karşın, kurmaca metin özelliklerinin öne çıktığı bir roman.(1)

'Sivas olaylarını romanda tasarlamadım; yaşam koydu onu önüme' diyor Burhan Günel; Işık Kansu ile yaptığı söyleşide. (2)

"Ateş ve Kuğu'yu on yılda yazabildim. Başka, belgesel anlamda yazan dostlarımız var; Öner Yağcı var; Şenel Saruhan duruşmaları yazdı. Edebiyatçılar Derneği’nin ‘Sivas’ kitabı var. Toplasanız 10 kitap yok. Nedir bu? Tabii ki içe dönmek, kımıldayamamaktır. Yani hiç olmazsa yazı olarak, geleceğe bırakmak anlamında kımıldayamamaktır." demektedir (3) "Ölü Ozanlar Kenti Sivas" başlığıyla yayınlanan söyleşide.

Romanın anlatıcısı yazar karakterine kulak verelim:

"Bellek boşalınca bilinç küle kesince parmaklar da buyruk tanımazlar elbette. Yine de yazabilseydim. Bir roman kurgulayabilseydim. Yaşamın her alanında yakılan bir adam. Beni andıran. Gittiği her yerde, attığı her adımda ateşi seçen, ateşi kendine dost edinen. Bir yıkıcı, bir cellat, bir öldürücü ve her seferinde kendini yeniden öldüren. Sonuçta hiç ölemeyen ” (1)

Romanın anlatıcı karakteri Buruciye Medresesi'nde kitap imzaladığı “teninde bahar çiçekleri taşıyan” genç adamı ve sevgilisini hatırlıyor. Delikanlının adı Baharten sevgilisinin de İpek’tir.

Bir cesaret, yaratmanın ilk koşulu cesaret değil midir zaten; bunu edinirim yeniden.”(1) diyen anlatıcı, zamanın her şeyi unutturmasından, belleğinin yanıklarını yıkamasından kaygı duymaktadır.

'…bu kurmaca bir romandır deyip işin içinden sıyrılma yaklaşımı içinde olamazdım. Peşinen, romanı gerçeklik üzerine içtenlikle kurarak, sorgulanmayı göze aldım.' diyor Burhan Günel , Işık Kansu ile söyleşinin devamında. (2)

'Sivas olayları görmezden gelinebilir mi?' diye soruyor Günel. Biz de soralım. Ekranlar karatılıp basına sansürler konmadı mı? Orada o otelde sanat olaylarına katılan biri olarak da bulunamaz mıydı bir yakınımız, ya da bir sanatçı olarak?

'Ama ne yazık ki büyük ölçüde görmezden gelindi. Çünkü 1980'den bu yana öne çıkarılan tırnak içinde edebiyat, yatak odasından dışarıya çıkamadı ya da geçmişe ve sanal alanlara yöneldi.' (2)

Sizin romanınızda da aşklar ve tutkular var ama..”(2). sorusuna Burhan Günel’in yanıtı:

Aşk ve tutku insanın bütün ömrünü alabilir, yatak odası ise üç beş dakikalık sürelerden oluşan geçici bir süreci karşılar. Ben bütün ömrümü aşka, tutkuya adadım.”(2)

Kendi yaşanmışlıklarından küçük parçaları kurmaca karakterler arasında dağıtmış Günel. Baharten'in eskiden savaş pilot olup insancıl nedenlerle, ilaçlama uçaklarında çalışması. romanın anlatıcısı olan yazar karakterinin de Sıvas'ta bulunması...

Karakterleri kurmaca olan romanda yaşanan toplumsal olaylar gerçektir verilen gerçek isimlerin yaşadıkları da. Bu yönüyle “Ateş ve Kuğu” tarihimizdeki çok acı bir kırımı, Sivas Katliamı ve gerisindeki yaşananları belgelemesi bakımından da değerli bir romandır, geleceğe bakmak adına, biraz kımıldamak adına.

ezgi umut  12 Temmuz 2007
Kaynaklar:

(1)Burhan Günel, Ateş ve Kuğu, Alkım Yayınevi Mayıs 2004

(2) http://www.netlarus.com/YenidenEdebiyat/27306/+%D6D%DCLLER+Ali+%DEAH%DDN.html

 “Cumhuriyet gazetesi 26 5 2003 Işık Kansu Burhan Günel söyleşisi”

(3) www.ntvmsnbc.com/news/332804.asp - 55k

http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=51715 de yayımlanmıştır

Etiketler: , , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa