Kitaplar Öyküler Etkinlikler

Kitap , okuma, , çocuk kitapları , romanlar , anılar, edebiyat sohbetleri , sanatçılarla söyleşiler , fotoğraf , edebiyat , çocuk eğitimi üzerine üzerine dokunmak istediğimiz herşey

26 Şubat 2010 Cuma

YİTİRİLMİŞ Mİ , YİTİRİLİŞ Mİ?

Yabancı dilden çevrilmiş kitapları okuruz da acaba kaçımız çevirmenine dikkat eder? Ya da bir kitabın tanıtımı yapılırken o kitabı dilimize kazandıran çevirmenin adına yer verir miyiz sayfalarımızda?

Kitap tanıtımlarımda hep çevirmenin adını da ararım ve yazmaya çalışırım. Bilirim ki tanıtmaya değer bulduğum ve paylaşım amaçlı bir yazı yazmak için emek verdiğim o kitap, çevirmenin adı anılmaksızın eksik kalacaktır.

İlk defa bu konuya ciddi olarak bir kaç yıl önce eğildim. İş Kültür yayınlarından çıkan "Herodot Tarihi"ni okuyup bitirmiştik Nazım Hikmet Kültür Merkezi'ndeki okuma gurubumuzda. Birden keşke çevirmeni ile görüşüp tanışabilsem diye tutku derecesinde bir arzu sardı içimi.

Kimdi, neden bu kalın kitabı dilimize kazandırmayı amaçlamıştı, çeviri yaparken ne gibi olaylar yaşamıştı,kaç yılını vermişti, başlamasına neden olan bir önemli olay var mıydı? ... neler neler.... sorularımın yanıtlarını öğrenebilmek için yanıp tutuşmaya başladım.

Google aramaları sonucunda Müntekim Ökmen ile ilgili sınırlı sayıdaki bilgiye ulaştığım anda kendisini yakın bir tarihte 2003 yılında yitirmiş olduğumuzu da öğrenmek beni son derece üzmüştü.

Daha önce okumadığım için Herodotos tarihini çok pişmanlık duydum.

Kimdi Müntekim Ökmen?

Hasan Pulur'un " Bir Kominist Öldü " başlıklı makalesinden aktararak devam edelim :

"BİR komünist öldü: Müntekim Ökmen...
1915 yılına doğduğu zaman babası cephede ölmüştü, babasını hiç göremedi, mahallenin ya muhtarı, ya da imamı o'na "Müntakim" adını verdi, yani "intikam", bu ismi hiç benimsemedi, "İntikam" bir sosyaliste yakışmazdı, bir harf değişikliğiyle adını "Müntekim"e çevirdi, "müntekim"in sözlükte yeri yoktu ama, intikam da değildi.
***
DARÜŞŞAFAKA'yı bitirdikten sonra gazeteciliğe başladı. Son Posta ve Tan gazetelerinde çalıştı, 1930'lu yıllarda "Türkiye Komünist Partisi"ne girdi.
1946'da, 2. Cihan Savaşı'ndan sonra, dünyada esen göstermelik demokrasi rüzgarına kananlar "sol partiler"i kurdular, sol yayınlar başladı. Dr. Şefik Hüsnü'nün kurduğu "Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi"nin bir kurucusu, yöneticisi de Müntekim Ökmen'di.
Oysa oyun oynanıyordu, bir gece partinin bütün yöneticilerini topladılar, önce Sansaryan Han'a, sonra da Harbiye zindanlarına gönderdiler.
Müntekim Ökmen, ömrünün üç buçuk yılını bu zindanlarda geçirdi, ama çıktıktan sonra bir gün dahi "Ben içerideyken!" diye ne lafa başladı, ne de yazıya...
Fransızcası ve Türkçesi çok iyi olduğundan çeviriler yaptı, edebiyat ve kültür çevrelerinde "Herodot Mütercimi" diye anılıyordu, roman ve felsefi kitaplar da çevirdi ve bir gün çekip Bodrum'a gitti orada yerleşti."

Müntekim Ökmen'i 2003 de kaybetmişiz. Oysa Herodot Tarihi'ni daha önce okuyabilseydim, belki de çevirmeni Ökmen ile ölmeden önce konuşma olanağını bulabilirdim.

Sadece Herodot tarihi mi, daha nice hayran olduğum çeviri kitaplarında isimleri yazan bir çok adsız kahraman var, ülke kültürüne emekleri ile katkıda bulunmuş, okuma sevdalısı memleket sevdalısı insanlar olarak.

Bir de yakın tarihimizde 12 eylül sonrası ömürlerinin en genç en verimli yıllarını hapishanelerde geçirirken kendini çeviri işine o günlerde başlayarak adayan insanlarımız var. Hep düşünürüm okurken, acaba hangi acıların, hangi sıkıntıların sonrasında ya da öncesinde çevrildi bu satırlar diye düşünürüm o çevirileri okurken.


Çeviri Derneği bu konuda attığı güzel, özendirici adımı devam ettirerek her yıl bir çevirmene Çeviri Derneği Ödülü ile ödüllendiriyor.

Bilmiyorum ki belki her yıl yaşayan bir çevirmenimizin ödülü verilirken yanı sıra kaybettiğimiz değerlerimizi, çevirmenlerimizi de anacak etkinlikler de olabilir belki günün birinde.

Bu yazıyı niye yazdım. Sabahleyin Doğan Hızlan'ın " Çeviri Derneği’nin ödül gecesindeydim" başlıklı makalesini okurken hüzünlendim. Ben de oradaydım.

Orada, o gece, ödül töreninde tanıştığım değerli insanları unutmam mümkün değil. Hüzünlendim biraz ve bu yazı çıktı. O gecenin gülen yüzlü yazısını da yakında okuyacaksınız.

Yine "Herdot Mütercimi" hakkında bilgi ararken rastladığım bir olguyu paylaşmak istiyorum:

2003 yılında İONİA'da Ege Üniversitesi Klazomenia Kazısı Başkanlığı ile İletişim Yayıncılık, Tarih ve Toplum Dergisi ortak katkıları ile yapılacak olan etkinlik hakkında:

ARKEOLOJİ VE TARİH YAZ OKULU
22 - 27 EYLÜL 2003

KLAZOMENAİ KAZISI KAMPÜSÜ
ÇEŞMEALTI – URLA
da açılacakmış.

Ne yazık ki yeterli katılımcı sayısının olmayışı nedeniyle etkinlik iptal edilmiş...

70 milyonluk bir ülkede, altı kişiye yılda okumak için ortalama bir kitap düşen bir ülkede, etkinliğin açılması olağanüstü mü olurdu?

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/11010305.asp?yazarid=4&gid=61


http://www.milliyet.com.tr/2003/06/25/yazar/pulur.html


http://ionia2003.tripod.com/index.htm (duyuru ve foto)

Etiketler: , , ,

0 Yorum:

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa